13 Mart 2014 Perşembe

KARINCA

KARINCALAR

İnsan yamına en yakın yaşayan hayvanlar karıncalardır. Karıncalar, koloni halinde yaşarlar, savaş hazırlığı yaparlar, esir alırlar, düşmanı korkutmak için kimyasal silah kullanırlar ve yaşamak için çalışırlar. :)
Karınca yapısı ile ilgili çok araştırma yapılmaktadır.

Tek başlarına kendi ağırlıklarının 40 katını kaldırabiliyorlar. Ama onları farklı kılan en önemli özellikleri organizasyon yapıları.

Binlerce ya da milyonlarca karınca her gün birbirlerini engellemeden yuvalarına yiyecek taşıyor, tünel kazıyor, yavrularını besliyor. Hepsinin organizasyonda ki rolü belli, hiç birisi diğerinin işine karışmıyor. Bu muazzam iş birliğinde duraksayan tek bir parça yok, saat gibi her gün işliyor.
Aşağıdaki videoda göreceğiniz şekilde  3 gün boyunca 10 ton sulu çimento, karınca yuvasına dolduruluyor. Çimento 1 ay sonra kuruyor ve insana uyarlandığında Çin Seddi’ne eş değer bir yapı ortaya çıkıyor ve bu Çin Seddi’nden dünyada milyonlarca var!



KURBAĞA

KURBAĞALAR

Kurbağa, iki yaşamlılar (Amphibia) sınıfındaki türlerin %88'ini ve Anura takımını oluşturan hayvanlardır. Anura, Yunanca'daki "yokluk" ön eki olan "an-" ile yine Yunanca'da "kuyruk" anlamına gelen "oura" sözcüklerinden türetilmiş bir terimdir ve "kuyruksuz" demektir. Familyası: Kara kurbağasıgiller (Bufonidae) Su kurbağasıgiller (Ranidae). Yaşadığı yerler: Suda, karada ve ağaçlarda. Avustralya ve çevre adaları hariç, bütün dünyaya yayılmışlardır. Özellikleri: Vücutları çıplak ve tıknazdır. Kuyrukları yoktur. Uzun arka bacakları sıçramaya elverişlidir. Erginleri akciğer, larvaları solungaç solunumu yapar. Ömrü: 10-40 yıl. Çeşitleri: 2000 kadar türü bilinmektedir. 
Su kurbağası
kara kurbağası
ağaç kurbağası
petekli kurbağa
 ünlü türleridir.

Vücudu sıçramaya elverişli kuyruksuz amfibyumlara verilen genel ad. Amfibyum, suda ve karada yaşayan demektir. Üçgen biçimli kafaları, patlak gözleri vardır. Çoğunun üst çeneleri dişlidir. Ön bacakları 4, arka bacakları 5 parmaklıdır. Çoğunlukla suda yaşayan türleri vardır. Boyları genellikle 7-15 cm arasında değişir. Burun delikleri çok öndedir ve bunları zar gibi bir kapakla istediği zaman kapatabilirler. Ucu yapışkandilleri uzun ve geriye doğru kıvrıktır. İleriye hızla fırlatarak böcek avlarlar. Deri solunumları güçlüdür. Başlarının yanlarında balon gibi şişen ses keseleri vardır. Kurbağalar böcek, solucan ve sümüklü böcekleri severek yerler. Kurbağalar işitmede en duyarlı canlılardandır. İşitme duyuları görme duyularından çok daha hassastır. Dış kulakları bulunmaz. Ancak hareket eden avlarını fark ederler. İnce ve çıplak derilerinde müküs ve zehir bezleri vardır. Müküs yapışkan bir sıvıdır. Vücudu su kaybına karşı korur. Derilerindeki zehir tahriş edicidir.

Yılan ve 
kuşlar zehirlerinden etkilenmezler. Tehlike anında suya dalarlar. Kara kurbağaları gündüzleri gizlenir, gece avlanmaya çıkarlar.

Erişkin kurbağaların hepsi 

akciğerleriyle solur ve suda yumurtlar. Nadir bazı türler yumurtalarını vücutları üzerinde taşır. Yumurtadan çıkan siyah renkli ve kuyruklu larvalarına “tetari” veya “iribaş” denir. Solungaç solunumu yapar, sudaki küçük bitki ve böceklerle beslenirler. Kendilerinden küçük tetarileri de yerler. Gelişme devrelerinde önce arka ayaklar, sonra ön ayaklar belirir. Kan dolaşımları balıklara çok benzer. Akciğerler gelişince solungaçlar kaybolur. Daha sonra kuyruk da körelir. Sudan karaya sıçrayarak barınacak yer ararlar. Üç yılda erginleşirler. Renkleri yaşadıkları çevrelere uygundur. Renk değiştirenleri de vardır. Ağaç kurbağaları yeşil renkli olduğundan düşmanları tarafından fark edilmezler. Ön ve arka ayakları arasında perde olanları ağaçtan yere planör uçuşu yaparak inerler. Yarı geçirgen derileri, yaprakların terleyerek çıkardığı suyu emer. Üreme dönemlerinde suya dönerler.

Afrika ve 
Güney Amerika’da yaşayan pipalar (petekli kurbağalar) suda beslenir. Dilleri ve göz kapakları yoktur. Erkek tarafından döllenen yumurtalar dişinin sırtındaki peteklere yerleştirilir. Kurbağa yavrusu tamamen gelişmiş olarak anasının sırtındaki odacığı terk eder.

“Rheobatrachus silus” kurbağa türü yavrularını midesinde geliştirir. Yumurtadan çıkmak üzere olan yavrularını yutar. Mide, besinleri barsağa iterek ifrazatını durdurur. Genişleyerek yavruların gelişmesi için emniyetli bir beşik olur. Kuluçka devresi tamamlanıncaya kadar iki ay hiçbir şey yemez. Genişleyen mide, akciğerlerin faaliyetlerini durdurunca, deri solunumuyla hayatını devam ettirir. Yumurtadan çıkan yavrular gelişimlerini tamamlayınca yemek borusundan tırmanarak ağızdan dışarı çıkarlar. Bundan sekiz gün sonra mide eski haline dönerek faaliyete başlar.

PULLU KELEBEKLER

Vücutları kiremit dizilişi şeklinde renkli gözle zor görüle bilen pullarla örtülüdür. Pullar uçları yassılaşarak genişlemiş kıllardır. Emici tipteki ağız parçaları hortum şeklindedir. Kullanılmadığı zamanlar bu hortum başın alt tarafında helezon biçiminde kıvrılır. Balözü emerler. Çiçeklerin balözünün tadını ayaklarıyla alırlar. Tat alma cisimcikleri ayaklarına yerleşmiştir. Ayaklarıyla çiçeğin suyunu kontrol ederler. Beğendikleri takdirde kıvrılı duran hortumlarını uzatarak emerler.

Kelebekler hakkında kısa bilgi

Kelebeklerde çoğalma yumurta ile olur. Yumurtadan çıkan larvalara “tırtıl” adı verilir. Dişi kelebekler yumurtlarken özellikle tırtılların beslendiği bitki türlerinin üzerine veya yakınına yumurtalarını bırakırlar.Oburca beslenen tırtıllar 4-5 defa deri değiştirirler. Normal iriliğe ulaşınca ipek salgısı ile kendilerine koza örerler. Koza içinde erginin şekillendiği pupadurumuna geçer. Bir müddet sonra pupa kabuğunu yırtar ve kozadan genç ergin yenikelebek ortaya çıkar. Fakat hemen uçamaz. Kanatlarındaki damarların kanla dolması ve kuruyarak güçlenmesi için birkaç saat beklemesi gerekir.

İNEKLER


* Bir inek günde yaklaşık 45 kilo ot yer ve 30 kilo gübre üretir.
* Bir inek 8 km. uzaklığa kadar ki kokuyu alabilir.

* Bir süt kovasını doldurmak için bir ineği 340 kere sağmanız gerekir. 
* Bir inek hayatı boyunca yaklaşık 200,000 bardak süt verir.


* Bir ineğin 25-30 yıl ömrü vardır.
* Sürüde herzaman bir inek vardır ki kimseye boyun eğmez. En iyi otlağa, en güzel gölgeye, en özel sağılma sırasına hep o sahip olur.
* Dünyanın en büyük yapay ineği, New Salem Sue, Kuzey Dakota’dadır. 11,5m. yüksekliğinde, 15m. uzunluğunda ve 5443 kilo’dur.
* Yeni Zelanda, 19.yy’da ülkelerinde ki büyükbaş hayvan türlerini kutlamak için posta pulları üretti.


Harley-Davidson 1990’larda, koltukları ve selesi inek postu ile kaplanmış özel tasarım bir motosiklet üretti. Model hemen "Moo-Glide" lakabını aldı.

* Lamborghini markası amblem olarak "boğa" kullanır. Şirket kurucusu Ferruccio Lamborghini boğa güreşi meraklısıydı ve Boğa burcuydu.

Vincent Van Gogh bile inekleri severdi, ve onları "Les Vache" ve "The Cows" eserlerinde resmetti.

* İnekler yaklaşan bir fırtınayı hissederlerse, otlanmayı reddederler ve yere çökerler. Bilim adamları bu davranış biçiminin, fırtına öncesi alçak basınçtan kaynaklandığını düşünüyorlar.

* Bir Holstein ineği, yılda 30,870 kilo süt üreterek, dünyada en fazla süt üreten inek ünvanına sahip.

* Eskiden İrlanda’da zenginlik para ya da toprak ile ölçülmezdi, herşeyin ölçüsü ineklerdi.
* John Sievers Jr., 1897’de dev bir inek şeklinde hazırladığı av tuzağının patentini almak için başvurdu. Menteşeli inek kafası açılacak -böylece inek otlayabilecek- ve avcı da hayvanını yakalayabilecekti.

* Hindistan’da yaşlı inekler için özel bakım evleri vardır.


KANATLI TAVUKLAR

Omurgalı hayvanlardan Kuşlar sınıfının Karinalılar alt sınıfının Tavuksular takımının Sülüngiller familyasından bir kuştur. Kanatlı hayvanlardan özellikle eti ve yumurtası için beslenen bir kümes hayvanıdır. Güneydoğu Asya’da evcilleştirilmiştir. Bugünkü tavuk ırkının Hindistan tavuğundan geldiği kabul edilir. Evcilleştirilmiş tavuğun Çin ve Hindistan’da İÖ 1400′lerde yetiştirildiği ve İÖ 600′lerde Babil’e, sonra da Roma’ya geçtiği saptanmıştır. Tavuğun erkeğine horoz, yeni doğun yavrulara civciv, bir yaşından küçük olanlara da piliç adı verilir. Bir tavuk ortalama 2-2.5 , ağırlığa sahiptir. Besili tavukların ağırlığı ortalama değerlerin üstüne de çıkar.

KOŞAN ZÜRAFALAR




UZUN ZÜRAFALAR

Çiftparmaklılar takımının Zürafagiller familyasından bir memeli hayvandır. Afrika’nın açık bölgelerinde yaşar. Uzunluğu 210-220 cm, omuz yüksekliği 280-300 cm, kuyruğu 80 cm (püskülle birlikte 100 cm), başına kadar olan tüm yüksekliği 5-6 m’dir. Erkeklerin ağırlığı 1.350 kg, dişilerin 900 kg kadardır. Dört ayaklı hayvanların en uzunudur. Belirgin özelliği çok uzun olan boynudur. Ön bacakları arka bacaklarından daha uzundur. Deriyle örtülü olan 2.3 ya da 5 alın çıkıntısı 12-14 cm uzunluğundadır. Postu sarımsı beyazımsı, alt renk üzerinde düzenli kızıl-kahverengi lekelerle donatılmıştır. Kısa boyun yelesi kahverengi, uzun püsküllü kuyruğu siyah, kulaklarının içi beyaz renklidir. Kısa vücutlu, uzun bacaklı ve uzun boyunlu olup, göğsü geniş, cıdağı sağrısından uzundur. Ağzı ince uzundur. Gözleri canlı ve büyük, kulakları iri ve hareketli olup, ayakları incedir.

EVCİL KOYUN

                                                         Koyun; gevişgetirenlerden, eti, sütü, yapağısı, derisi için yetiştirilen evcil bir hayvandır. Koyun, insanların en çok faydalandığı hayvanlardan biridir. Koyunların yeryüzünde ilk olarak Orta Asya’nın yayla ve dağlarında insanlardan uzak ve yabani bir şekilde yaşamış oldukları sanılıyor. Bugün nesli hala tükenmemiş olan yabani koyunların en irisi, Altay Dağları’nda yaşayan argali cinsidir. Erkek argalilerin, omuzlarına kadar boyları 1 metre 20 santimi bulur. Bu hayvanların, büyük bir daire meydana getirerek geriye doğru kıvrılmış kalın boynuzlan vardır.

UÇAN KUŞLAR

                                                                         Kuşlar, diğer canlı alemlerinden farklı olarak bazı özelliklere sahiptir. İlk sabit sıcaklıklı canlılar olma özelliğini taşırlar. Belirgin özellik olarak, üyelerinin tümü, diğer hiçbir hayvan grubunda görülmeyen tüylerle kaplıdır. Ön üyeleri kanatlara dönüşmüştür ve arka üyelerdeki kemikler intertarsal eklem oluşturacak şekilde dizilmiştir. Trake ve bronşlarının bulunduğu yerde çok gelişmiş bir ses kutuları vardır. Sert kabuklu yumurta bırakırlar ve kuluçkaya yatarlar. Embriyo, yumurta kabuğu ve amniyon zarı ile çevrilidir. Kuşların tam işlev gören, karmaşık ve gelişmiş, büyük ve küçük dolaşım sistemleri vardır.

KEDİ KIRIKLARI

Kedi Kırıkları
Ortancasıyım üç kardeşin
hiç tatmadığı için
acırken ağabeyime
kıskanç gözlerle bakarım
iki insan sıcaklığı üstünden
dünyaya gelen
kardeşime

Kutsal kitaplarda
aramam boşuna
bir işaret
bilirim ki kuşların
silah sesinden
ürkmediği gün kopacak
kıyamet

Bilemezsiniz yüreğime neler olduğunu
nasıl ki bir korsanın
denize attığı rom şişesini
limana demirleyen geminin
çapasıyla kırdığından
hiçkimsenin haberi
olmuyorsa

Birbirinin üstüne
ters çevirerek içimdeki iskemleleri
uzaklaşırım aranızdan
çarşıda kaybolan bir çocuğun
elinde soğuyan
anne sıcaklığı
hızıyla...


KEDİ SEVGİSİ

                                                            Kedilerde 230 adet kemik bulunur. İnsanlarda bulunan kemik sayısından 24 fazladır. Kedilerde köprücük kemiği yoktur. Bu sayede başının sığdığı heryere girebilir. Kedilerin işitme duyusu insanlarınkinden ve köpeklerinkinden hassastır. Kendi boyutlarındaki bütün memeliler arasında en büyük gözlere kediler sahiptir. Kedinin görüş acısı 185 derecedir. Kediler dakikada 20 ile 40 nefes alırlar. Kedinin normal vücut sıcaklığı 38.6 derecedir. Normal bir evcil kedi 49.6 km/h hızla koşabilir. Kendi yüksekliğinin 5 katı yüksekliğe sıçrayabilir. Mırıltı sesi çıkaran tek hayvan kedidir. Kediler bayanlarla daha iyi anlaşır. Çünkü bayanların sesi daha incedir. Çok eski dönemlerde mısırda kedi öldürmek ölümle cezalandırılırdı. Ortalama kedi ömrü 15 - 16 yıldır. 

KÖPEK SEVGİSİ

KÖPEK SEVGİSİ

Evcil Köpekler
Şirin Köpek Resmi                                                 Köpeklerin koku alma ve işitme duyuları keskindir. Görme mekanizması, sarı ve mavi renkleri daha iyi algılayabilen yapıdadır. Zeki olduğundan kolayca terbiye edilebilir. Sahibine bağlılığı ile ün yapmıştır. Parmakları üstünde koşar ve iyi yüzer.

Erkek köpekler arka bacaklarından birini kaldırarak idrar bırakırlar. Ağaç kökü, kaya gibi yerlere kokulu olan tuvaletlerini yaparak, bölgelerinin sınırlarını çizerler. Daha sonra, arka ayaklarıyla boğa gibi tepinerek, idrar ve dışkı bıraktığı yere patilerindeki bezde bulunan hormonları bırakır. Bu hormonlar köpeğin cinsiyeti, yaşı, statüsü ve üreme durumu gibi konularda, diğer köpekleri bilgilendirmek içindir. Her köpek komşu köpeklerin kokulu işaretlerini tanır ve bölgelerine girmekten çekinir. Köpeklerin koku hafızası son derece gelişmiştir ve yeni bir kokuyu aldıktan hemen sonra, burnunu yalayarak bu kokuyu hafızasına alır. Beş ayda bir eşleşirler. 63 günlük bir gebelik devresinden sonra, dişi, gözleri kapalı ve 6-8 yavru doğurur. İki hafta sonunda gözleri açılarak işitmeye başlarlar. Altı hafta süt emerler. Eğitim görecek köpeklerin 6 haftalıkken eğitilmeye başlanması önerilir. On aylık olunca erginleşir, 15-20 yıl kadar yaşarlar. Çikolata köpeklerde körlüğe neden olabilmektedir. Köpeklerin kedileri yediği bir söylentidir. Zira köpekler kedileri bazen eğlence, bazen yaralamak veya öldürmek için kovalar. Ancak köpeğe verilecek eğitim ile bu sorun aşılabilir. Bunun yanında köpeğin yavru iken kediler ile tanıştırılması ve bir arada yaşayabileceklerini göstermek ileride olabilecek sorunları engelleyecektir.
 



                                                     

HAREKETLİ KÖPEKLER